Mustafa Cihat'ın
Amenna ilahisini ilk dinlediğimde onu bu kadar sevebileceğimi tahmin edememiştim. Müziğimiydi beni etkileyen yoksa sözleri mi? Yoksa söyleyenin yanık sesi mi? Zaman zaman televizyonda yayınlanıyor. Ramazandan dolayı çok duyar oldum bu parçayı. Duymayanlar için biraz bahsedeyim içeriğinden.
'Sana layık kul olamadık, doğruyu bir türlü bulamadık, sözümüzü tutamadık, merhametine muhtacız. Adaletin amenna ama bizi şefkatinle yargıla. Adaletin olmadığı dünyada bizi senin adaletinle yargıla.Seçim yaparak gelmediğimiz bu dünyada kim istemezdi ki zenginliği, güzel olmayı ve saygınlığı. En başta da zeki olmak isterdi sanırım insanoğlu dünyaya adım atarken. Ama malesef bu saydıklarımı seçemiyoruz hayata başlarken. Hayatımıza nerede, hangi koşulda hangi zamanda doğduysak öyle başlıyoruz. Bazılarımız şanslı oluyor
gemisini yüzdürüyor kaptan oluyor, bazılarımızsa o kadar şanslı olmuyor denizin dibini boyluyor. Üstelik Türkiye gibi ne zaman ne olacağı belli olmayan bir ülkede yaşıyorsanız durum içinden çıkılmaz bir hal alıyor.
Dün gecenin ana konusu bunun üzerineydi okuyan gençliğin.(
Deca, Bahattin Sıkıntıolur ve ben.) İşinde gücünde arkadaşımız
Bahattin Sıkıntıolur, ertesi güne erken kalkabilmek için erken yol aldığı saatlerden az önceydi bu konuşmalar. Takriben saat 11'di. Konuya giriş yapansa her zamanki gibi ortamı geren ve arkasından ortamı yumuşatmaya çalışan bendim. Canım yine bir şeylere sıkılmıştı. Aklımdan geçen ilk düşünceler sözcüklere dökülmüştü. Bahattin arkadaşımız da iyi niyetiniyle söylediğim isyan kokan sözcüklere açıklamalar getiriyordu. Deca ne mi yapıyordu?.
Apple i phone 3,5 ile bir kulağım sizde diğer kulağım Apple'da der gibiydi. Zaman zaman sözlere katılıyordu sadece.
Üniversiteye hazırlandığımız dönemde popüler olan öğretmenlik mesleği nasıl olmuştu da bu duruma gelmişti. 2002, 2003 senelerinden bahsediyorum. Ülke yeni seçimlere girmiş ortam toz dumandı. Kimse hangi mesleği seçeceğine bir türlü karar veremiyordu. Garanti gibi görünen sadece öğretmenlikti. Hem garanti olması hem de severek yapacağıma inandığım mesleği seçmiştim ben de. Okulu bitirdikten sonra girdiğim sınavlardan devletçe başarılı sayılamadığım için (82-84-83 almama rağmen) hayatı hep ertelemek zorundayım. Dedim ya gemisini yüzdüren kaptan oluyor bu ülkede. Yan masada evlilik hazırlıkları yapan arkadaşımız Bülent Aydınlık kız arkadaşı ile konuşurken 4 yıllık öğretmenlik tecrübesini her haliyle yaşıyordu. İkimiz de öğretmeniz ama devlet bu arkadaşımızı daha düşük bi puanla (76) başarılı sayarken beni geriye itiyor. Neden? cevabını mantık çerçevesi ile vermek çok zor. İşte bu noktada ilahi adalet giriyor işin içine demişti Bahattin arkadaşımız. Buradan şu sonuca mı varayım dedim Bahattin arkadaşıma. Ben bu duruma sabır göstereceğim, isyan etmeyeceğim ve mükafatımı ilahi adalet sahibinden isteyeceğim. Her insanın kendine göre sıkıntıları vardır ve biz kullara düşen de sabır göstermektir diyerek son noktayı da koydu gecenin son demlerinde ve izin istedi evine gitmek için.
Sana layık bir kul olamadık derken haklı sanırım Mustafa Cihat. En küçük sıkıntıda isyan ediyor sabır göstermiyoruz.
1: Çaresiz biz sizi biraz korku, biraz açlık, biraz da mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltme ile imtihan edeceğiz. Müjdele o sabredenleri!
2: O sabredenleri, o doğruluktan şaşmayanları, o elpençe divan duranları, o nafaka verenleri ve seher vakitlerinde o istiğfar edip yalvaranları (görür).
3: Size bir iyilik dokunsa fenalarına gider, başınıza bir kötülük gelse onunla sevinirler. Eğer sabreder ve Allah'dan gereğince korkarsanız, onların hileleri size hiçbir zarar vermez; çünkü Allah onları kendi amelleriyle kuşatmıştır.
4: Evet, sabreder ve (Allah'tan) korkarsanız, onlar ansızın üzerinize gelseler, Rabbiniz size nişanlı nişanlı beş bin melekle yardım eder.
5: Yoksa siz, Allah içinizden cihad edenleri belli etmeden, sabredenleri ortaya çıkarmadan cennete girivereceğinizi mi sandınız?
6: Ey iman edenler! Sabredin, düşmanlarınıza karşı sebat gösterin, nöbet bekleşin, Allah'dan gereğince korkun ki, kurtuluşa eresiniz.
7: Ve sabret! Çünkü Allah iyilik edenlerin mükafatını yitirmez.
8: Rablerinin rızasını kazanmak arzusuyla sabrederler ve namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli ve açıkça Allah yolunda harcarlar ve çirkinlikleri güzelliklerle yok ederler. İşte bunlar, bu hayatın akibeti kendilerinin olacak olanlardır.
9: "Sabrettiğiniz için size selam olsun. Ahiret yurdu ne güzeldir!"
10: Bize yollarımızı göstermişken neden biz Allah'a dayanıp güvenmeyelim? Elbette bize yaptığınız eziyetlere katlanacağız. Tevekkül edenler yalnız Allah'a tevekkül etsinler."