28 Ağustos 2011 Pazar

Boran'ın suçu ne?

Bir gün bir yerde birini görürsün. Ondan çok hoşlanırsın. İlk görüşte aşık olursun. Hiç kimseyi düşünmezsin onu düşündüğün kadar. Ondan başkası yoktur çevrende. Kafanı nereye çevirsen onu görürsün. Çevrendeki arkadaşların sana aşık olmuşsun derler. Cesaret verici sözler söylerler. Daha sonra kendini ona fark ettirmeye çalışırsın. Her zaman onun gittiği yoldan geçersin. Ona yakın olmak istersin. Zamanla bunu o da hisseder. Onun da aynı şeyleri yapmaya çalıştığını fark ettiğinde de kararını verirsin. İlk tepkisi ne olacak acaba sıkıntısı ile soluğu yanında alırsın. Bütün cesaretini toplayıp ağzından ilk cümleler dökülüverir. Merhaba ben Boran. Sizden çok hoşlanıyorum ve sizinle tanışmak istiyorum.

Cümleler döküldükten sonra kendine güveni gelmiştir artık Boran'ın. Birbiri ardına sıralanır cümleler. Daha önce böyle olmamıştı bana der. Neden bilmiyorum sizi gördüğümde kalbim daha hızlı çarpıyor. Sanırım size aşık oldum. Kızın bakışları değişir. Yüzünde ise hoş bir tebessüm... Sevilmek hoşuna gitmiştir kızın. Neden hoşuna gitmesin ki biri ona değer veriyordur ve kozlar eline geçmiştir. Hele bir de çocuk aşık oldum size demiştir. Ben ne istersem yapacak diye düşünür kız. Emin olduğu tek şey ise çocuktan hoşlanmadığıdır. O an söylemez çocuğa ben sizden hoşlanmadım diye. Söylemez, çünkü peşinde koşacak birini bulmuştur ve biraz eğlenmek ister. Sonra sonra onun da kanı ısınır çocuğa. Bu arada ikisi de hayati bir dönemeçtedir. Üniversiteyi bitirmiş bu iki genç meslek hayatına atılmak için uğraş veriyordur. İşin ciddiyetinin farkındadırlar. Boran Hamiyet'e yakın olmak istediğinde her zaman Hamiyet'in önce gel adımını at bana davranışları ile sonra da benden uzak dur ifadeleri ile karşılaşır. Boran da alışmıştır artık bu duruma. Gün geçtikçe daha agresif olmaya başlar. Hayatında birçok şey de ters gitmeye başlar. Üstelik başarması gereken sınav da çok yakındır. Bir yanda sınavın verdiği sıkıntı bir yanda da Hamiyet'in tutarsız davranışları…

Hamiyet ta en başta Boran'a ondan hoşlanmadığını söylemiş olsaydı durum böyle mi olurdu? Hamiyetin bencilliği Boran'a pahalıya patlayacaktır. Durumun farkında olan arkadaşları Boran'a destek olmaya çalışır. Hamiyet'ten uzaklaşmaya çalışan Boran, her zaman Hamiyetin kendine geri çekme çabaları ile karşılaşır. Hayatı karmaşıklaşmaya başlamıştır. Ne yapacağına bir türlü karar veremez. Boran diğer gençlere göre biraz farklıdır. Beğendiği kişiyi sahiplenir. Ondan kopamaz. Hani derler ya sevdi mi tam sever. Hamiyet'in telefonda görüştüğü kişiyle sohbet ederken Boran'a bakarak kıskandırma çabalarına rağmen kararlıdır Boran. Artık ilgilenmeyecektir Hamiyet'le.

Hamiyetin neden bu şekilde davrandığına anlam veremez. Aslında sorgulanacak çok bir şey yok der kendi kendine. Hamiyetin hoşlandığı başka biri var o yüzden böyle davranıyor. Her sabah telefonda biriyle görüşüyor olması da buna işaret zaten . Kafasına takılan başka bir durum daha vardır Boranın. Hamiyet daha önce kimse ile görüşmediğini yani hayatında kimsenin olmadığını söylemiştir arkadaşlarına Boran da oradayken. Üniversite mezunu bir kızın hayatında birinin olup olmadığı sorulduğunda kaçamak cevap vermesi çok anlamsız olur zaten diye de düşünür Boran. Hayatımda biri yok dediği zaman gelin benim peşimden koşunu, telefonla konuşurken de aslında benim hoşlandığım var o zaman benden uzak durunu kastettiği anlaşılıyordur Hamiyetin davranışlarından. Peki bu yaşa gelen birinden beklenen davranış mıdır bu? Doğru cümlelerle anlatması gerekenleri Borana acı vererek ima etmesi hak mıdır? Her gün telefonda görüştüğü biri olduğu halde hayatımda biri yok diyebilecek kaç kişi vardır ki? Ve neden bu şekilde açıklama yolu seçmiştir? Sadece liseli kızlar yapar bunu. Bu yaşlarda neyin doğru neyin yanlış olduğuna karar veremeyen kızlarda görülen bir davranıştır bu.

Başarması gereken sınavda çuvallayan Boran'ın hayatı arap saçına dönerken Hamiyet umursamaz kendisinden başkasını. Birkaç cılız teselli vermek dışında düşünmez çevresinde olup biteni. Sonuçta başarmıştır başarması gerekeni. Hem sınavı kazanmıştır hem de Boran'dan kurtulmuştur. Hayatına yeni bir sayfa açmıştır. Her fırsatta Borana değer verdiğini söyler ama lütfen kendine gel diye de ekler. Zorla güzellik olmaz ki bana ne Boran'ın düştüğü durumdan diyerek de haklı çıkarmaya çalışır kendisini. Boran'a söylemesi gerekenleri ve göstermesi gereken duruşu ta en başta sergilemeyen Hamiyet'in bu savunması pek bi anlamlı değildir. Üstelik boran sınavdan sonra da Hamiyetle irtibata geçmek istemiştir. Boran her irtibata geçmek istediğinde, Hamiyet'in araya birilerini sokarak liseli kızlar gibi davranması Boran'ı daha da üzmüştür. Bir defasında kızın sözde erkek arkadaşı ile muhattap olmak zorunda kalan Boran diğerinde de babasının hakaretlerine maruz kalmıştır. Ben Hamiyetin erkek arkadaşıyım bir daha bizi rahatsız etme diyen telefonun diğer tarafındaki sesi pek inandırıcı bulmasa da Boran, kızın babasının hakaretlerine daha fazla dayanamayarak söz verir bir daha aramayacağını. Masum bir aşk nerelere geldi diye düşünür Boran. İnsan karar veremiyor tabi aşık olurken bu işin sonu nereye varacak diye. Peki bir insan aşık olduktan sonra onu bu durumlara getiren yani onu körkütük yapan kendisi midir karşısındakinin davranışları mıdır? Biraz ağır bir tabir olacak ama halk arasında bir söz vardır. Dişi köpek yalanmayınca erkek köpek dolanmazmış diye. Tavrını net biçimde belirtmiş olsaydı belki de bir kişinin hayatı paramparça olmayacaktı.

Boran şu an nerede ne yapıyor kimse bilmiyor. Tanıdığı tüm dostları ile irtibatı kesen Boran hakkında bildiğimiz tek şey hayata tutunmaya çalıştığı ve Hamiyet gibi insanlarla tekrar karşılaşmamak istemesidir.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder