Sosyolojik araştırmamın bir parçası olarak düğüne gitmiş bulundum. Eskiden düğünlerin vazgeçilmezlerinden olan piyanist şantörlerin yerini artık dicey'ler almış. İşte bugünkü ortam taşşağı olan bu dicey dostumuz Ankara havalarıyla kafa skerken adını vermek istemediğim ancak bu blogun yazarlarından biri olan arkadaşım pistte yaptığı olağanüstü ayak hareketleriyle çılgın kalabalığı coşturmaya devam ediyordu. Fazla değil birkaç dakika sonra yorgunluktan dolayı sersemlemiş bir şekilde yanıma dönecekti. Eğer bu şekilde bir yarım saat daha devam etseydi, dostumuzu çılgın figürleiyle hararetlerini artırmış olduğu kızların elinden nasıl alırdık bilemiyorum. Zaten bu kısacık sürede bile kalabalık içerisinde bir hareketlenme var gibiydi sanki. Dostumun kendisini düğün havasına iyice kaptırmış olduğu bu dakikalarda benim olayım ise bambaşkaydı.
Gün içinde "abi şimdi bizim blogda yazdığımız şeylerden bi kitap yazarız ileride, nasıl olur ehe ehe" gibi bir geyik geçmişti aramızda. İşte o sırada söylendiği anda da bana pek parlak bir fikirmiş gibi gelmeyen bu konuydu kafamı kurcalayan. Zaten şu blogda 3 - 5 gündür bişeyler yazıyoruz ve özellikle benim yazdığım şeyler afedersiniz ske sürülmeyecek şeyler. Bir kültür, sanat dergisi için yeni kitabım üzerine röportaj verirken "peki sayın Deca, arkadaşınız hisli yazılar yazarken siz niye hep absürt konuları ele aldınız?" diye sorsalar ne derim diye düşündüm. Çok zor bi durumda kalırdım doğrusu. O yüzden bu kitap işi olmaz hacı. Zaten satmaz da. Kışın sobalarda yakılmak üzere odunun kömürün yanına konur. Araba camı silinir onunla.
Ben bunları düşünürken dicey tarafından damadın arkadaşları çağrısı gelince dostum yine pisti boyladı. Onlar orada "harmandalı" oynamaya çalışırken, yanımda duran diğer arkadaşım piste çıkması konusunda ısrarcı olan damadın babasına "ben harmandalı oynamayı bilmiyom yea, Ankara havası olaydı tozunu attırırdım" deyiverdi. Damadın babası da ibnelik değil mi, Ankara havası isteğiyle onun da piste gitmek zorunda kalmasına neden oldu. Ben yine kaldım bir başıma, bir düğünde yalnız kalan adam ne yapar? Tabi ki memleketimizin ata sporu olan kız kesme olayına girer. Ben de öyle yaptım, ama ondan da iş çıkmadı. Oynama faslı bittikten sonra geri dönen arkadaşlarımdan biri "pastamızı da yedik abi gidelim artık" deyince fonda diceyin "hoppaa" naralarıyla ortamı terk ettil.
Bir gün daha böyle geçti sayın okuyucu. Kâh Sevgi Yolu'nda, kâh düğün ortamlarında macera deryalarına (merhaba Derya♥) daldık. Bugün de film kotamdan bi film izleyeyim bari, sonra da Hilal Cebeci twitter'ında yeni fotoğraf paylaşmış mı diye bakar yatarım.
Bugün de çılgın bir;
"Anneea bittii"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder