21 Temmuz 2011 Perşembe

Pişman gibi, hisli gibi...

Bugün okuldan eski bir arkadaşımla konuşurken "memleketteki en güzel kızlar bizim okuldaydı be yea" dediğim anda aptal ve de acı bir gerçeğin farkına vardım. Ne yazık ki lise hayatım ot gibi geçmişti. Üniversiteyi mühendislik fakültesinde okuduğumu düşünürsek hafife alınmayacak bir kız populasyonundan bahsediyoruz burada. Bu arada mesleğimi de açık ederek ezeli ve de ebedi saplığımı da ilan etmiş oldum. Lise hayatımı ot gibi geçirdiğimi yazıyordum, hoş yeşil ceket, bordo kravat ve gri pantolon üçlüsüyle pek çekici biri olduğumu da iddia edemeyeceğim. Her nasılsa lisede üniversiteden daha çok şansım olabileceğine inanıyorum bu gece. Bunu anlamak için mühendislik okumaya gerek var tabi ancak yüksek matematikle bir ilgisi yok. Gelip bu fakültelerin içler acısı halini görüp yaşamak gerek, gerisi zaten dört işlemden ibaret. Lise yıllarımda ufacık bir çabamın olduğu da doğru. Sonuç mu? Hüsran ve de utanç. Aksi olsaydı zaten şu an bu yazıyı yazmıyor olurdum herhalde. Sonuç olarak kazanan yine sen oldun sevgili okuyucu. Ne olurdu sanki lisede bir kız arkadaşım olsaydı da sikko Amerikan gençlik filmlerindeki gibi mezuniyet gününde "kızım ben artık üniversiteye gidiyorum, orada veren kızlar varmış" deyip onu terk eyleseydim. O kadar zalim olur muydum lan? Olurdum be, neden olmasın?

İşte gece evime dönerken bunları düşünüyordum bir taraftan da bana doğru yaklaşan caddedeki köpeğe "hoşt" desem mi demesem mi ikilemi içindeydim. Kıllandım ite, yaklaşık 2 aydır buralarda, mesken edindi sanırım mahalleyi. Sonra da eve girdim.

Haa, bu arada bu gece de filmimi izledim. Yalnız filmin nasıl ve ne olduğunu yazmayacağım. Tek bir şey söylemek istiyorum; "Robert Sheehan" gelecek vadeden (evet Türk Dil Kurumu'ndan araştırdım aynen böyle yazılıyormuş) bir oyuncu. Bir de "Kimberley Nixon" İngilizlerin de taş, yılan, kütür kütür olabileceğinin kanıtı gibiydi sanki. İki şey oldu gerçi ama boşver.

Ve son olarak;

"Anneea bittii"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder