25 Temmuz 2011 Pazartesi

İngilizceleşen Türkçe

Turkish english son zamanlarda artan bir ivme ile etki alanını genişletiyor. Düşüncelerin, mesajların, konuşmaların entelektüel olma yüzsüzlüğü ile ingilizceleştiği toplumumuzda sebepsizce aşağılanan Türkçemiz ağlamaya devam ediyor.

Nedir derdimiz bizim Türkçe ile? Derdimiz kendimizle mi canım Türkçe ile mi? Dilimize yabancı kelimeleri katarak karşı tarafa bir anlık anlaşılamama duygusu katmak mı entelektüel olma acaba? ‘Bugün çok ‘cool’ görünüyorsun canım’ yerine bugün sade bir görünüşün var demek, ya da bye bye yerine güle güle demek çok mu zor?

Konuşmalarına yabancı kökenli kelimeleri katan bu kişilere basit bir sorum var. İngilizce bilginiz hangi düzeyde? Hani çatır çatır konuşabilir musunuz İngilizceyi? Konuşabiliyorsanız eğer tamamını İngilizce konuşun o zaman. Tercüman vasıtasıyla çevirelim biz de. Yarım yamalak İngilizcenizle sokmayın burnunuzu güzelim Türkçemize.

Reha Muhtar’ı çoğumuz bilir. Konuşmalarını biraz dinleyin. Karşılığı olmasına rağmen birçok kelimenin İngilizcesini söyler. Bu durum onun çok iyi İngilizcesi olduğu anlamına mı geliyor sanıyorsunuz. Kesinlikle hayır. Onun tamamen değersiz biri olduğu anlamına geliyor. Bir zamanlar Show tv ‘nin anahaber programlarını sunan Reha Muhtar’ın izlenme rekoru kırması da ayrı bir soru işaretiydi.

İsterseniz bir de Türkiye’de yayın yapan tamamen Türk menşeili kanallara göz atalım. Show tv, flash tv, cine5, digitürk, star… Ne ilginç değil mi? Show yerine gösteri, star yerine yıldız kelimelerini kullanmak zor mu? Ya da daha ilginç isimler bulunamaz mı? Kelimeleri araştırmaya başlamadan daha soluğu yabancı sözcüklerde aramada alıyoruz. En önemlisi de bu duruma sesimizi çıkarmıyoruz.

Alışveriş merkezlerindeki tabelalara baktığımızda da durum çok farklı değil. Vodafone, bosch gibi ismi tüm dünyada aynı markalara sözüm yok. Fox tv ye de. Benim kabullenemediğim Türk kelimesinin arkasına ‘cell’ kelimesini getirip Turkcell yapılmasında. Ayakkabının yanına center getirilmesinde. Tostçu Hakkı Usta yerine ‘Hakkı Fast Food’ denilmesinde.

Kökü çok eskilere dayanan Türk ulusunun güzelim Türkçesi birkaç kendini bilmez yüzünden harcanacak mı peki? Kültürleri ileriki nesillere hasarsız taşımak istemenin merkezinde diline sahip çıkmak yatar. Şöyle söyleyeyim ya da. Bir yeri fethetmek istiyorsak oraya dilinizi götürün yeter. Çünkü dil düşüncedir, dil gündelik hayattır, dil soluduğumuz havadır. Kültür yozlaşması yaşamak istemiyorsak konuşmalarımıza dikkat edelim. Zor kazanılan bağımsızlığımızı ucuz numaralarla kaybetmeyelim.

Annneee bitttiiii.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder